Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Dünyanın En Etkili İlacı: Egzersiz

Elinizde bir anahtar olduğunu düşünün ve o anahtarın her kapıyı açabildiğini, anahtar deliğine göre kendini şekillendirdiğini. Müthiş bir şey olurdu değil mi? İlerleyen yaşımızla birlikte sahip olduğumuz hastalıkların ya da kötü bedensel koşulların sayısı da artıyor. Her geçen gün örneğin daha fazla ağrı kesici kullanmak durumunda kalıyoruz. Çünkü bedenimiz sürekli olarak hatalar veriyor. Bu hatalar daha sonra zamanla birikiyor ve bizlerin yaşam koşullarını zorlaştıran hastalıklara dönüyor. Tüm bu hastalıkların ya da yaşadığımız rahatsızlıkların sadece tek bir çözüm yolu olduğunu biliyor muydunuz? Bir çoğumuz sağlıklı beslenmeye bugünlerde dikkat ediyoruz. Düzenli yaşamaya çalışıyoruz. Fakat durumumuz her zaman çok da iyiye gitmiyor. Peki ya eksikliğimiz nerede? Temel eksikliğimiz düzenli egzersiz yapmamamız. Çünkü egzersize yeterli zaman ayırmıyoruz. Eğer yaparsak da doğru egzersiz yapmadığımız için 2 hafta içerisinde egzersizi bırakıyoruz. Çünkü egzersiz aslında bir profesyonelli
En son yayınlar

Geleceğin En Değerli Besin İçeriği: Sankara Mormiks

İnovasyon yani yenilik güçtür, bilim güçtür. Bunu salgın dolayısıyla çok daha iyi bir şekilde kavrıyoruz. “Zenginleştirilmiş gıdalar” ya da “sağlığımıza bir fayda sağlayan gıdalar”, geleceğin gıdaları olarak bilinmekle birlikte virüs salgını ile şimdinin en tercih edilenleri arasında yerini almaya başladı bile. Peki ya nedir bu zenginleştirilmiş gıdalar? Hemen açıklayayım. Örneğin siz mor sebze ve meyvelerden yüksek teknoloji kullanarak doğal bileşenler olan renk pigmentlerini saflaştırıp, herhangi bir unlu mamüle belli dozlarda eklerseniz bu bir zenginleştirilmiş gıda ya da daha teknik bir terimle bir “Fonksiyonel Gıda” olur. Fonksiyonu da tükettiğimiz zaman sağlığımıza bir fayda sağlamasından gelmektedir. Örneğin mor sebze ve meyveleri bilim insanları sıklıkla tüketmemizi önermektedir. Bunun altında yatan ana neden, mor sebze ve meyvelerin içeriğinde bulunan ve meyve-sebzeye mor rengi veren bileşenlerdir. Bu bileşenler tüketildiği zaman bizleri çeşitli moleküler mekanizmalar üzerin

Ülkenin Geleceği Mor Ekmek

Virüs salgını bize çok şeyi öğretti. Sağlıklı olmak eskiden bir tercihti. Yani sağlıklı olmak isteyen diyetine dikkat eder, egzersizini yapar sağlıklı olmak için çabalardı. Toplumun büyük bir kesimi ise böyle bir uğraşın içerisinde bile olmazdı. Kalp-damar hastaları, obezler, diyabet hastaları, romatizmalılar ilaçlarını alır, yaşamlarına olduğu gibi devam ederlerdi. Fakat artık devir değişti. Çünkü virüs salgını en ama en çok bu hasta gruplarını vurdu. Vefat edenlerin %70’inden fazlasının kalp-damar problemli insanlar olduğu gerçeği yüzümüze açık bir şekilde vuruldu. Peki ya bu süreçten sonra ne yapmalıyız? Yani var olan kronik hastalığımızı nasıl iyileştirebiliriz? Artık bunun çözüm yollarını aramaya başladık. Çünkü virüsün en çok etkilediği kesim kronik hastalıklara sahip olan kesim. Ve bu kesimin süratle sağlığını en iyi düzeye çekmesi gerekiyor. Hepimizin aslında öyle. Hareketsiz yaşamlarımızı terk edip, çok daha hareketli, çok daha enerjik, çok daha motive ve çok daha mutl

MOR BAKLAVA HAKKINDA PEK BİLİNMEYENLER

Ülkemizde bazı şeyleri değiştirmenin zamanı geldi de geçiyor bile. Bunlardan en önemlisi de belki tüketim alışkanlıklarını değiştirip, daha sağlıklı bir tüketime geçebilmek. Peki ya bunu nasıl başarabiliriz? Yani toplumumuzun daha sağlıklı beslenmesini nasıl sağlayabiliriz? Sonuçta beslenme bir alışkanlık ve geleneksel tüketimlerimiz de (ekmek, baklava vs.) ortada. Kimi yörelerimiz eti bol yerken, kimi yörelerimiz ekmeği bol tüketiyor. Toplumumuzun geneline bakarsak ise ülkemizde yaşayan bir insan günlük toplam enerji ihtiyacının %50’sini sadece ekmekten karşılıyor! Bu müthiş bir rakam. Kriz dönemlerinde bu ihtiyacı karşılama oranı (muhtemelen şimdi de öyledir) %70’lere çıkıyor. Yani toplumumuza “ekmek tüketmeyin” demek abeste iştigal. Peki ya o zaman ne yapacağız? Toplumumuzu nasıl sağlıklı besleyeceğiz? Bunu yapmanın en doğru yollarından bir tanesi de toplumumuzun sıklıkla tükettiği gıdaları farklı ve doğal bileşenlerce zenginleştirmek! Bunu da ancak ileri teknoloji kullanarak gerç

Koronavirüs Karşıtı Mikrobesinler

Herkes normalleşmenin ne zaman olacağını beklerken, aslında yapmamız gerekeni gözden kaçırıyor. Koronavirüs bu dünyaya, insanlığa doğmuş bir virüs ve her zaman bizlerle olacak. Yani gün gelecek o kalabalık otobüslerde bizi yakalayacak, gün gelecek iş yerinden ya da gittiğimiz okullardan, arkadaşlarımızdan kapacağız. Çünkü senaryolarda dünya nüfusunun en az 3’te 2’sinin bu virüsle karşılaşacağı. Şimdi size enteresan bir bilgi daha vermek istiyorum. Bu virüsün akrabalarının immünizasyon yani bize uğrayıp iyileştiğimiz ve sonrasında bağışıklık kazandığımız zaman diliminin sadece ve sadece 40 hafta olabileceği gerçeği! Yani 10 ay sonra tekrardan bağışıklığımızın zayıf bir zamanında bizi yeniden tutabileceği ihtimali.. Bu senaryoda ise bu salgının ortalama olarak 5 yıl kadar süreceği tahmin ediliyor. Sonrasındaki zaman diliminde ise bu virüsün sıradan grip virüslerinin yerini alacağı ve salgınlar yaratmayacağı ön görülüyor. Her şey bir kenara bu virüsle yaşamayı öğrenmeliyiz. Kaçarak kurt