Ana içeriğe atla

Antiviraller ve Koronavirüs’ten Korunmak İçin Neler Yapılmalı?


Bir virolog değilim, bir tıp uzmanı da değilim. Fakat antiviral özellik gösteren bazı moleküler bileşenlerle 15 yıl çalışmış biri olarak sizlere bunu yazıyorum. Antiviral mekanizmalar iki yolla gerçekleşir. 1) Bağışıklık sistemini güçlendiren, antiinflamatuvar özellikli bileşenlerin etkinlik göstermesiyle yani dolaylı yoldan antiviral özellik gösterilmesi ile ya da 2) Virüsün bağlanacak zemin bulamaması, gerçekten doğrudan virüse etki eden bir antiviral ajanın tüketim yoluyla kullanılması ile. Bu iki önlem antiviral etki gösteren önlemlerdir.

Bağışıklık sistemimiz çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Örneğin, üzgün olduğumuzda, panik olduğumuzda, korktuğumuzda, endişeli ya da ümitsiz olduğumuzda bağışıklık sistemimizde bundan etkilenir ve gücü azalır. Yani bağışıklık sistemimizi güçlendirmenin yollarının başında mental (akıl) sağlığımızı korumak geliyor. Peki ya bunu nasıl yapabiliriz? Öncelikle yaşama pozitif bakabilmek, zorlukların üstesinden gelebileceğine inanmak, daha güçlü sosyal ilişkiler ve olmazsa olmazımız gelecek planları yaparak mental sağlığımızı daha güçlü tutabiliriz. Dedikodudan uzak, egodan uzak, panikten, stresten uzak bir yaşamı kendinize hedef edinin. Keyif aldığınız uğraşlarla kendinizi meşgul edin. Eğer böyle yapabilirseniz bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için ilk adımı atmış olursunuz.

Bağışıklık sistemini güçlendirmenin diğer bir yolu da düzenli egzersiz yapmak. İnternet üzerinden bulabileceğiniz çok güzel egzersizler var. Egzersiz yaptırmayı kendine bir yaşam amacı olarak belirlemiş eğitmenlerimiz var (bu konuda bana yardımı inanılmaz derecede dokunan Mahir Çelik'ten yardım alabilirsiniz www.instagram.com/mahircelik.pt/ ) Kendisinden faydalanın isterim. Yaşamınıza korona vesilesi ile düzenli egzersizi de entegre etmeye başlayın. İlk 2 hafta zorlanacaksınız belki ama sonraki haftalar çok size çok daha iyi geldiğini fark edeceksiniz. O yüzden hiç ertelemeden bugünden itibaren bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için egzersizi bir yaşam biçimi haline getirin. Günde 2 defa (örneğin sabah ve akşam) mutlaka 15-20 dakika egzersiz yapmayı ihmal etmeyin.

Bağışıklık sistemini güçlendirmenin bir diğer yolu da elbette olmazsa olmazımız beslenmeden geçiyor. Bu konuda yapılan birçok bilimsel çalışma var. Beslenme bağışıklık sistemini güçlendirmede kritik önemde. Bağışıklık sistemini güçlendiren ve tükettiğimiz bileşenlerde bulunan en değerli moleküller ise “POLİFENOLLER”. Biberiyede rosmarinik asit, zeytin yaprağında oleuropein, zerdeçalde kurkumin, nar kabuğunda punikalagin, mor sebze ve meyvelerde antosiyaninler.. Bu örnekleri daha çok çoğaltabiliriz. Bu bileşenler temelde “antiinflamatuvar” etki gösteriyorlar ve bağışıklık sistemini güçlendirerek virüsün barınmasına doğal yollardan engel oluyorlar. Burada önemli olan şey bu bileşenlere ulaşmak ve bu bileşenleri düzenli olarak tüketebilmek. En büyük zorluk burada başlıyor. Çünkü bu bileşenleri bulmak zor ve bulsak bile yeterli dozlarda alamıyoruz. Bunun için SANKARA Beyin ve Biyoteknoloji Araştırma Merkezi bu konularda yetişmiş kadrosu ile ülkemizde yetişen bitkilerden sağlığımıza faydalı bileşenleri izole edip, sıklıkla tükettiğimiz gıdaların içerisine katılması amacıyla premiksler üretiyor. Bu yenilikçi gıdalara Fonksiyonel Gıdalar deniyor ve neredeyse her ürettikleri ürün bağışıklık sistemini güçlendiren bileşenler içeriyor. Bunlardan biri örneğin ülkemizin ilk Fonksiyonel Gıdası olmasıyla ünlü Fonksiyonel Zeytinyağı. Hem oleuropeinli hem de kurkuminli formları mevcut. Benzer şekilde mor sebze ve meyvelerden saflaştırılan antioksidanları ve zerdeçaldaki en aktif maddeyi içeren Sankara Gevrekleri de bu yılın trend ürünlerinin başında geliyor. Mormiks ve Zerdemiks patentli markasıyla ürettiğimiz premikslerle yapılan unlu mamüller de doğrudan bağışıklığı güçlendirici özellikler barındıyor. Bu ürünlerin piyasadaki diğer ürünlerden birçok farkı var. Öncelikle bu ürünler yüksek teknoloji kullanılarak üretiliyor ve standardize ediliyor. Yani örneğin 1 kilo böğürtlenden alacağınız faydayı 100 gram Sankara Gevreği tüketerek alabiliyorsunuz. Böylece kanınızda yeterli dozlarda antioksidanlar dolaşmış oluyor. Merkezin üretimi sınırlı ve her bir ürün kendine özgü nadide özellikler barındırıyor. Son günlerde sosyal medyadan ya da ulusal basından duyduğunuz “mor ekmek” trendini de merkezimiz başlattı ve giderek yayıldı. Ürettiğimiz Mormiks’i insanlar sadece unlu mamüllerde kullanmadılar, kendilerini ve çocuklarını hastalıklardan korumak için yoğurda doğrudan karıştırarak da tükettiler ve çok iyi sonuçlar aldılar. Önemli olan bu gıdaların ya da gıda bileşenlerinin tamamını hastalığa yakalanmadan kullanmak ya da hastalığın seyrini hafifletmek için kullanmak.

Doğrudan antiviral özellik gösteren bileşenlerin varlığından da bahsetmiştim. Yani sadece bağışıklık sistemimizi güçlendirerek değil, doğrudan virüsün dokulara bulaşmasını engelleyecek, adeta bir kalkan gibi koruyacak bileşenlerin de var olduğunu söylemiştim. Bunların başında iki bileşen geliyor. Birincisi “antosiyaninler” yani mor sebze meyvelerde bulunan ve renk veren temel bileşenler. Antosiyaninler virüsün solunum yolu hücrelerine bağlanmasını engelleyerek ya da hücre içerisinde çoğalmasını engelleyerek, gerçekten çok güçlü antiviral özellik gösteriyorlar. Tıpkı antiviral ilaçlar gibi antosiyaninler de benzer yolları kullanarak antiviral özellik sergiliyorlar. Burada önemli olan doz. Yani antosiyaninleri ne sıklıkla ve nasıl tüketmeliyiz sorusu geliyor. Antosiyaninler vücutta birikim yapmayan, oldukça doğal bileşenler. Fakat antiviral özellik sergilemeleri için düzenli olarak tüketilmeleri gerekiyor. Örneğin geliştirdiğimiz Mormiks ürünümüzle evinizde yaptığınız Mor Ekmeği düzenli bir şekilde tüketerek bu etkinin görülmesini sağlayabilirsiniz. Ya da günde 3 defa 1’er çay kaşığı dolusu Mormiks’i yoğurdunuza katarak mor renkli muhteşem yoğurtlar elde edip onları tüketerek sağlığınızın korunmasına katkıda bulunabilirsiniz. Evde yapacağınız daha çok şey var. İkinci antiviral ajanımız ise Zerdemiks ürünümüz içerisinde bulunan “Kurkumin”. Kurkuminin özellikle koronavirüslerin hücrelere bağlanmasını engellediği üzerine birçok bilimsel yayın var. Bu bilimsel yayınlara ulaşamazsanız sizlere ücretsiz olarak gönderebilirim.

Antosiyaninlerin ya da kurkuminin antiviral etkileri de iki şekilde gerçekleşiyor. Birincisi antosiyaninler ve kurkumin virüsün hücreye tutunup, hücre içerisinde girmesini engelliyorlar. İkincisi ise hücre içerisinde çoğalıp, dışarı yayılmasını baskılıyorlar. Bu nedenle antosiyaninlerin ve kurkuminin sürekli olarak vücudumuzda dolaşması gerekiyor. Bunu sağlamanın tek yolu da düzenli tüketim. Örneğin 8 saatte bir antosiyanin ve de kurkumin desteği alarak kendimizi daha zinde ve korumada tutabiliriz.

Sizlerle bir öngörümü de paylaşmak istiyorum. Bundan 5 yıl önce “Sankara Fonksiyonel Zeytinyağı” olarak bir ürün piyasaya sürmüştük. Fonksiyonel gıdaların ne denli önemli olduğunu, hastalıkları iyileştirmesinden ziyade, hastalıkların gelişimlerinin engellenmesinin daha önemli olduğuna vurgu yapmıştık. Ülkemizdeki zeytinyağlarının zeytin çeşitlerimizin uygun olmamasından dolayı oleuropeince zengin olmadığını, hastalıklardan korunmak için oleuropeince zengin zeytinyağlarının olması gerektiğini belki binlerce defa söylemişizdir. Şimdi de yapılan bilimsel çalışmalar göstermektedir ki oleuropeinin çok güçlü bir antiviral ajan olduğunu, viral hastalıklara yakalanmamak için oleuropein kullanmamız gerektiğini sürekli olarak bilim dünyası söylemektedir. Benzer şekilde geçtiğimiz Ekim ayından başlayarak halkımızın sağlığının korunması adına “Mor Ekmeğin” yaygınlaşması gerektiğini ve bu yaygınlaştırma çalışmalarında bizzat görev alacağımızı söylemiştik. Mor ekmek bir trend olarak yaygınlaştı ama her mahalleye girmedi. Eğer böyle olsaydı yani her fırıncımız mor ekmek üretimine başlasaydı belki bugün koronavirüs tehlikesinden ülke olarak tamamen korunmuştuk. Çünkü mor ekmeğin içerdiği antosiyaninlerin virüslerden koruyucu etkileri bilimsel olarak ispatlanmış durumda. Gelecekte bilimin ve fonksiyonel gıdaların değerini çok daha net anlayacağız.

Özetle yapmamız gereken şey daha sağlıklı bir yaşama adım atmak. Daha sağlıklı yaşamak için elimizden geleni yapmak. Bu süreçte merkezimiz herkese gereken desteği sonuna kadar vermeyi kendisine bir amaç edinmiş durumda. Ürünlerimizin fiyatlarında indirime giderek herkesin ürünlere ulaşmasını sağlamaktadır. Gelen talebi karşılayabilecek potansiyelde üretimlerini sürdürmektedir.










Yorumlar

  1. Bilgilendirme icin tesekkurler. Urun tanitiminin yani sira dogal olarak bu ozelliklerinden faydalanabilmek icin ne miktarda sebze tuketmek gerektigini de yazsaydiniz keske.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

MOR BAKLAVA HAKKINDA PEK BİLİNMEYENLER

Ülkemizde bazı şeyleri değiştirmenin zamanı geldi de geçiyor bile. Bunlardan en önemlisi de belki tüketim alışkanlıklarını değiştirip, daha sağlıklı bir tüketime geçebilmek. Peki ya bunu nasıl başarabiliriz? Yani toplumumuzun daha sağlıklı beslenmesini nasıl sağlayabiliriz? Sonuçta beslenme bir alışkanlık ve geleneksel tüketimlerimiz de (ekmek, baklava vs.) ortada. Kimi yörelerimiz eti bol yerken, kimi yörelerimiz ekmeği bol tüketiyor. Toplumumuzun geneline bakarsak ise ülkemizde yaşayan bir insan günlük toplam enerji ihtiyacının %50’sini sadece ekmekten karşılıyor! Bu müthiş bir rakam. Kriz dönemlerinde bu ihtiyacı karşılama oranı (muhtemelen şimdi de öyledir) %70’lere çıkıyor. Yani toplumumuza “ekmek tüketmeyin” demek abeste iştigal. Peki ya o zaman ne yapacağız? Toplumumuzu nasıl sağlıklı besleyeceğiz? Bunu yapmanın en doğru yollarından bir tanesi de toplumumuzun sıklıkla tükettiği gıdaları farklı ve doğal bileşenlerce zenginleştirmek! Bunu da ancak ileri teknoloji kullanarak gerç

Mor Fırıncılık Ürünleri 2020’ye Damgasını Vuracak!

Mor ekmek, mor simit, mor bazlama derken mor kurabiyeler, mor baklavalar, mor cheesecake’ler, mor muffinler, mor galetalar yakın zamanda raflarda yerini alacak. Mor renkli ürünler gün geçtikçe ülkemizde giderek yaygınlaşıyor. Bu yaygınlaşmanın temellerinde mor rengin çekici gelmesi ve insanların mor renkli ürünleri tükettiklerinde duydukları mutluluk duygusu gelmekte. Mor renk aslında kraliyet rengi. Geçmiş zamanlarda ve günümüzde de hala krallıkla yönetilen yerlerde mor renk soylular tarafından kullanılıyor. O nedenle mor rengin içimize kazınmış böyle bir üstünlüğü de var. Örneğin mor renkli fırıncılık ürünleri hediye seçimlerinde daha çok kullanılıyor. İnsanlar birbirlerine hediye etmek için mor renkli ürünleri tercih ediyorlar. Paylaşımın bu kadar yoğun olduğu bir ortamda, yaygınlığın da ardından gelmesi kaçınılmaz duruyor. Gelelim bu mor fırıncılık ürünlerinin nasıl üretildiğine. Çünkü işin tüm detayları orada. Mor fırıncılık ürünlerine eğer sahte ve kimyasal boyalar kull

Türkiye Alzheimer Görülme Sıklığında Dünyada Birinci Sırada!!!

Bilim dünyasının mihenk taşlarından biri olan The LANCET dergisinde bir yayına rastladım bu sabah. Ve moralim oldukça bozuldu. Dünya'da Alzheimer hastalığının görülme sıklığını konu alan bir makaleydi bu. Ben ülkemizin Alzheimer görülme sıklığında gelecek yıllarda Dünya'da ilk 10 ülke arasında olacağını hep söylerdim konferanslarda, konuşmalarımda.. Ama hiç 1 numara olacağını düşünmemiştim. Fakat bu çalışma gösteriyor ki ülkemiz çoktan Dünya birinciliğine yerleşmiş durumda. Alzheimer demek ailelerin dağılması demek. Alzheimer demek hayatınızda başınıza ve çevrenizin başına gelmiş en kötü şey demek. Ekonomik ve psikolojik yönden en yakınlarımızı da çökerten bir hastalık Alzheimer.. Ve ülkemizde bu hastalığa yakalanmış yüzbinler var. Bu yüzbinlerce aile demek! Alzheimer'ın gelişiminde beslenme en önemli faktör. Yüksek şekerli beslenme Alzheimer gelişiminin temelinde yer alıyor. Tükettiklerimizi sağlıklı bileşenlerce zenginleştirmeliyiz. Fonksiyonel gıdalara hepimizin ge